Ateş Gürpınar: Almanya’da milletvekili, Türkiye’de seçmen
14 Mayıs seçimleri için Frankfurt’ta kurulan sandıklarda oy kullananlar arasında ilginç bir yüz vardı: Ateş Gürpınar.
Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Ateş Gürpınar, Eylül 2021’den bu yana Federal Meclis üyesidir.
Babası yıllar önce Gümüşhane’den Almanya’ya göç etmiş olan Gülpınar, hem Almanya hem de Türkiye vatandaşıdır. Bu, Almanya siyasetinde aktif rol almasına ve aynı zamanda Türk siyasetinde bir seçmen olarak söz hakkına sahip olmasına olanak tanıyor.
Gürpınar, DW Turkish’nin özel konumu ve Türkiye seçimlerinden beklentilerine ilişkin sorularını yanıtladı:
DW Turkish: Türkiye için “tarihi bir dönüm noktası” olarak nitelendirilen 14 Mayıs seçimlerinde de bir Alman milletvekili olarak oy kullandınız. Öncelikle istisnai çifte vatandaşlık hakkının bize sunduğu bu imkandan faydalanabilir misiniz?
Ateş Gürpınar: Almanya’da doğup büyümüş, hem Alman hem de Türk vatandaşıyım. Çünkü babam Türkiye’de doğdu ve Almanya’ya geldi. Ve o dönemde sağlanan imkan sayesinde her iki ülke vatandaşlığına da sahip olabildim. Bu aslında Almanya’da çok istisnai bir durum maalesef. Çünkü Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşlarına sağlanan imkanların aksine Türkiye’den gelen göçmenler, Alman ve Türk vatandaşlığı arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Bu da Alman vatandaşlığını seçenlerin Türkiye’de söz sahibi olmalarını, Türk vatandaşlığından vazgeçmek istemeyenlerin ise Alman siyasetinde söz sahibi olmalarını engelliyor. Ben ise çifte vatandaşlığım sayesinde her iki ülkenin siyasetine katkı sağlayabiliyorum. Almanya’da milletvekili olarak, Türkiye’de seçmen olarak…
Almanya’da aktif olarak siyasetle uğraşıyorsunuz, peki ya Türkiye? Politikayla ne zaman ilgilenmeye başladınız? AKP iktidarı döneminde Türkiye’de demokrasinin gerilemesi, Erdoğan’ın Almanya’nın gündemindeki varlığı ilginizi etkiledi mi?
Elbette Almanya’da yaşadığım için burada politik olarak daha aktif oldum. Ama siyasete ilgi duymaya başladığımdan beri Türkiye’deki siyasi gelişmeleri hep büyük bir ilgiyle takip etmişimdir. 1984 doğumluyum ve siyasetle ilgilendiğim dönem AKP’nin Türkiye’de iktidara geldiği döneme denk geliyor. Tabii bu sürecin Almanya’da yarattığı siyasallaşma da var. AKP, Almanya’daki Türk seçmenden değerli bir oy tabanı alsa da, Almanya’da Türkiye muhalefetinin oylarındaki artış göz ardı edilemez. Örneğin Almanya’da büyük bir Kürt topluluğu var. Kürt olmasam da kendimi Türkiye’deki solcuların bir parçası olarak görüyorum.
14 Mayıs seçimlerinde nereye oy verdiniz ve bir önceki Türkiye seçimlerinde oy kullandınız mı?
Frankfurt’ta kurulan sandıklarda oy kullandım ve evet, önceki seçimlerde de kullandım.
Seni tanıyan oldu mu? Uzun kuyrukların olduğu ve bazı bölgelerde oldukça beklendiği belirtiliyor. Oyunuzu kullanmak için çok mu beklediniz?
Hayır, kimse beni tanımadı… Çok sıra beklemedim, yaklaşık yarım saat sürdü. Ancak bazı yerlerde bazen iki saatlik kuyruk olduğu belirtiliyor…
Almanya-Türkiye bağlantıları genellikle “benzeri görülmemiş” ifadeleriyle anlatılıyor. Almanya’da bir milletvekili olarak Türkiye’de oy kullanmanız aslında pek çok alanda iç içe geçmiş yakın ilişkilerin ve bağların göstergesi mi?
Evet, eşsiz bir bağ var. Türk kökenli toplum, Almanya’daki en büyük göçmen grubunu oluşturmaktadır. Ama büyüklüğüne rağmen ne yazık ki siyasetten kültüre kendisini yeterince gösteremediğini düşünüyorum. Örneğin Almanya’da okullarda ve derslerde Türkiye tarihine İngiltere ve Fransa tarihi kadar yer verilmiyor. Kültürel konularda bilgi ve farkındalık da çok sınırlıdır. Türk kültürü hakkında farkındalık yaratmak neredeyse yok denecek kadar azdır. Bence tam tersi olmalı…
Artık Federal Meclis üyesisiniz, milletvekilisiniz. Ama verdiğiniz röportajlarda Almanya’da çocukken yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla karşılaştığınızı, isminizden dolayı “yabancı” olarak görüldüğünüzü söylüyorsunuz…
Türkçem iyi olmadığı için Türkiye’de “Alman”, Almanya’da ise ismimden dolayı “yabancı” veya “Türk” olarak görüldüm. Kendimi nasıl tanımladığımla ilgili değil. Bunlar bana atfedilen kimlikler veya tanımlar. Bu yüzden bununla nasıl başa çıkacağıma karar verdim. Bu yüzden seçme hakkının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu hak bana bir sorumluluk da yüklüyor. Geçmişte Almanya’da ya da Türkiye’de olanların, şimdi olanların ve olup bitenlere nasıl etki edebileceğimin sorumluluğunu alıyorum… Örneğin Almanya’daki faşizm ve Türkiye’deki Ermeniler gibi olumsuz tarihi olayları hesaba katarak. Birinci Dünya Savaşı’nın, bugünün sorumluluğunu almamız gerektiğini düşünüyorum.
14 Mayıs seçimlerinden beklentiniz nedir?
Umarım iktidar değişikliği gerçekleşir. Sonuçlarda çok az fark varsa, seçim hilesi, manipülasyon konusunda çok endişeliyim. Açıkçası, Alman hükümetinin Türkiye’de seçim hilesi beklenmediği değerlendirmesine çok şaşırdım. Almanya’da bile Köln ve Münih’te kayıt dışı kişilerin birden fazla oy kullanmaya kalktığı, birden fazla oy kullanmaya çalıştığı yönünde haberler var… Almanya’da bu olduysa, sandık kontrolünün olduğu bazı bölgelerde farklı girişimlerin olması muhtemel. Türkiye’de daha azdır. . Çünkü artık Erdoğan öyle kolay kolay iktidarı devretmek istemeyecek bir noktaya gelmiş görünüyor. Kolay olmayacak ama gerçekten umutluyum. Bir Sol Parti milletvekili olarak Türkiye’deki solun güçlenmesini diliyor, Yeşil Sol Parti’nin HDP adıyla seçime giremediği için seçimlerden güçlenerek çıkmasını temenni ediyorum.
Mani olmadan DW Türkçe’ye nasıl ulaşabilirim?