Haber

Özkoç: “Cumhurbaşkanına orantısız zamanda orantısız yetki tanıyan OHAL Yasasını şiddetle reddediyoruz”

CHP Küme Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, “Cumhurbaşkanına orantısız süre içinde orantısız yetki veren OHAL yasasını kesinlikle reddediyoruz. Cumhurbaşkanının yetkisi yeter, Cumhurbaşkanının sözü yeter” dedi. “Uygularsa, zamanında uygularsa milletimiz bu felaketi bu kadar acı çekmez. Aynı zamanda bu iradeye yani Recep Tayyip Erdoğan’a da, yasa çıkarmak isteyen bu hükümete de güvenmiyoruz. OHAL yasası” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi. Özkoç, şunları söyledi:

“BUGÜN MUKAVEMETİMİZ MEVZUAT EKSİKLİĞİ DEĞİL, SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİDİR”

“Depremde can kaybı maalesef artıyor. 8 bin 500’den fazla can kaybımız var. Tek temennimiz daha fazla artmaması. Maalesef tablo hiç iç açıcı değil. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.Vatandaşlarımız var Allah’tan güç kuvvet versin.

Deprem bölgesi afet bölgesi ilan edildi. Ardından olağanüstü hal ilan edildi. Olağanüstü hal ile ilgili Cumhurbaşkanlığı kararı TBMM’ye sunuldu. Yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek. Aslında afet bölgesi ilan edilmesi gecikti ve bu büyüklükte bir deprem olur olmaz o bölgenin bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyordu. Tüm bunların olmasını önlemek için yapılması gereken tam olarak buydu. OHAL bizim için gerçek bir karar değil. Bugünkü sorunumuz mevzuat eksikliği değil. Siyasi irade eksikliğidir. Milletimiz örgütlü ama devleti yöneten güç maalesef örgütlenemedi.

“BU ANLAMDA YAPILAN OHAL BİLDİRİMİNİN NE OLDUĞUNU HÜKÜMET BİZE HENÜZ AÇIKLAMADI”

Afet bölgesinin ilanı ile Afet Kanununun uygulanmasında mümkün olan her şey fiilen yapılabilir ve kanun bunun için yeterlidir. Afet Kanunu ve Anayasa da deprem bölgesindeki insanlarımıza hayat kurtarmak ve yardımcı olmak için her türlü imkan ve inanılmaz yetkileri içermektedir. Bu anlamda OHAL ilan edildi, hükümet de bugüne kadar bunu bize açıklamadı. Hükümetin bunu bize hızlı bir şekilde açıklamasını bekliyoruz.

OHAL ile hızlı karar almayı kastediyorsanız, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ‘Başkanlık Sistemi gelirse bürokrasi ortadan kalkar, acil kararlar alınır’ derken en çok övündüğünüz şey bu değil mi? hemen’ ve ‘hızlı hareket edeceğiz’? Bugün Cumhurbaşkanı’nın istediği kurum ve kuralları işletemeyeceği tek bir alan var mı? Biri çıkıp bunu söylemeli. Yetkisi var ama yetkisini milletin menfaati için kullanmayan bir irade var.

“15 TEMMUZ’DAN SONRA VERDİĞİNİZ ACİL KARARDA NELER YAPTIĞINIZI ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Olağanüstü hal ilan edilirse, Cumhurbaşkanı olağanüstü hal kararnamesi çıkarır. 15 Temmuz’dan sonra çıkardığınız OHAL KHK’sında neler yaptığınızı hepimiz çok iyi biliyor ve hatırlıyoruz. Her alanda, ilgisiz her konuda OHAL KHK’sı çıkardınız. Milletimiz onbinlerce insanın nasıl mağdur edildiğine şahit olmuştur. Biz biliyoruz, milletimiz de bilsin istiyoruz. OHAL KHK’larına kanun yolları kapalıdır. Bu kararnameler Anayasa Mahkemesi denetimine tabi değildir. Bunu Anayasa Mahkemesi açıkladı. Biz biliyoruz, milletimiz de bilsin istiyoruz. Diğer bir deyişle, Anayasa, verilecek kararların hukuka uygun olup olmadığını denetleyemeyecek.

Ana muhalefet olarak OHAL yasalarını ancak yasalaştıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne götürebiliriz. Daha önce yaşadık. Ne olduğunu biliyor musun? Anayasa Mahkemesi 4-5 yıl sonra karar verdi. Olan oldu, olan oldu, ondan sonra bitti. Yangın söndürüldükten sonra, korlar söndürüldükten sonra hukuk öldürülmüş ve halkımızın hakkı yenilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararları ile bu yenilen hakların bedelini ödemek artık söz konusu mu? O değil. Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarının ardından 5 yıl geçti, milletimiz zarar gördü ve bu süre içinde kanunlar uygulanmadı.

“CUMHURBAŞKANINA orantısız, zamanında ihsan eden OLAĞANÜSTÜ HAL KASASINI ŞİDDETLE REDDEDERİZ”

Cumhurbaşkanına orantısız bir süre için orantısız yetki veren olağanüstü hal yasasını kesinlikle reddediyoruz. Cumhurbaşkanının yeteri kadar yetkisi var, Başkanın yeteri kadar yetkileri ve kararnameleri var, yeter sözü olsun. Zamanında hayata geçirirlerse milletimiz bu felaketi böylesine acı bir şekilde yaşamaz. Bu iradeye yani Recep Tayyip Erdoğan’a ve OHAL’i aynı anda çıkarmak isteyen bu hükümete kesinlikle güvenmiyoruz.

Afet Yasası ile yapamadığınız ve Olağanüstü Hal Yasası ile yapamadığınız asıl şey nedir? Her iki mevzuatın uygulanmasında da devlet, olağanüstü hal nedeniyle vatandaşların mal ve mülklerine el koyabilir. Olağanüstü Hal Yasası çıksa da afet yasası çıksa da uygulanıyor. Ancak Afet Kanunu vatandaşın malını işgal ettikten sonra süreç bitince parasını alıp vatandaşa veriyor. Devlet ızdırabı dindirir. Olağanüstü Hal Kanununda rastgele ödeme yapılmaz. Bölgedeki insanların mallarına mutlaka ilişkiler yoluyla el koyacaksınız, çöpe atacaksınız. Bunu bir an önce bu felaketi gidermek için yapıyorsanız koyun içine ama bedelini ödemezsiniz. Neden? Neden olmasın? Millet çalıştı, didindi, üretti, vergi verdi, devletin aleyhine her şeyi yaptı. Afet yasası var, gidin gereğini yapın. Ama sonra onlarla da ilgilen.

“MİLLETİMİZ GEREĞİNİ YAPAR, DEVLETİMİZ OLDUĞUNU YAPMAK ZORUNDADIR”

Kasada hiç paran yok. Bunu biliyoruz. Milletin tüm mevduatını, yaklaşık 128 milyar doları bir avuç insana verdiğinizi biliyoruz. Bu konuda sana güvenmiyoruz. Sarayın ileri gelenlerine dağıttığını da biliyoruz, dağıttığını da biliyoruz, bu yüzden sana ve gücüne güvenmiyoruz. Milletimize zarar vereceğini biliyoruz. Bu yüzden sana güvenmiyoruz. Bu devlet, Milli Mücadele’nin Tekalifi Milliye kararlarını sonuna kadar uygulamış ve Milletimize borcunun her kuruşunu Milli Mücadele’de ödemiştir. O zor günlerde bile devletimiz milletimize borçlu değildi. Onlara zarar vermedi. Devletimiz güçlü, milletimiz güçlü, milletimiz gereğini yapıyor, devletimiz gereğini yapmak zorunda.

Milletimiz sabırla deprem bölgesine koşuyor. Herkes yardım gönderiyor, milletimiz koordineli. Halk kendi merkezinde örgütlenerek yardımları toplayıp bölgeye ulaştırmaya çalışıyor. Böyle bir günde böyle bir milletin karşısına çıkıp, böyle bir yüzle parmakla gösteremezsiniz. Bunu yapamazsın, kim olursan ol yapamazsın. Bu millet insandan büyüktür. Bu millet insandan daha şereflidir. Bu millet bir insandan daha değerlidir. Milletin moralini bozan sizsiniz. Devletin imkanlarını kullanamayan sizlersiniz. Ordunun imkanlarını seferber etmeyen sizlersiniz. İnsanlara parmakla işaret edemezsin. ‘Savcıları harekete geçireceğim, hakimleri harekete geçireceğim’ diyerek milleti yıldıramaz, korkutamazsınız.

“HALKLARINA PARMAK SAĞLAYAN KİŞİYE OHAL YETKİSİ VERMİYORUZ”

Ortak acılarımızda birlik olmak, birlikte hareket etmek isteyen halkımıza karşı söylediğiniz sözlere bakın: ‘Biz defter tutuyoruz, günü gelince defterleri açacağız.’ O defterleri yüzünüze çalacağız. Millet hakkında yaptığınız bu telafuzların yeri ve zamanı gelince ‘bakın millete ne yaptınız’ diyeceğiz. ‘Savcılarımız gereğini yapıyor: ‘Savcılar milletin savcısı, saray mı? Kimi korkutuyorsun, kimi tehdit ediyorsun? Milletine bu yüzle bakan siyasetçiye, böylesine acı bir günde milletini tehdit edene, milletine parmak sallayana müsamaha göstermeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi böyle birine destek versin.

Başkomutan olmanın gururunu yaşayan Erdoğan defterine şu cümleyi de yazsın: ‘İnsanlar gerçekten orduyu merak ediyor. Neden zamanında, yerinde, gününde seferber olmadınız?’ Bağlantı Başkanlığı: ‘Askerlerimiz yaralarını sarmak için deprem bölgesine gelmeye devam ediyor.’ Allah’tan korkun, utanın, kızarırsınız. Neden pazartesi gelmedi? Pazartesi akşamı neden gelmedi? Salı sabahı, Salı akşamı neden gelmedi? O dönemde şehit olan evlatlarımız, cenazesi enkaz altında kalan babanın acısını dindirmek için neden askerlerimizi göndermediniz? Neden kışlada tuttun? Bu milletin canı senin oyuncağın mı?

ASKERLERİ DERHAL KIŞLADAN ÇIKARIP MİLLETİMİZLE GÖRÜŞMEYE YETKİNİZ VAR”

Ülkemizin en büyük ve yaygın teşkilatına sahip olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu milletin evladı Mehmetçik, askerlerimizin kurtarma çalışmalarına bir an önce sevk edilmelidir. Askeri helikopterler kullanılabilir. Sahra hastaneleri kullanılabilir. Ordumuzun katkısı orada bir hayat kurtarsa ​​bile bir ömre bedeldir. Bunu engelleyen iradeye olağanüstü hal yetkisi vermiyoruz. Askeriniz onları hemen kışlalarından çıkarıp milletimizle buluşturacak kabiliyete sahipti. Kullanmadın, inatla kullanmadın ama halkın önüne çıkıp insanları azarladın. Size olağanüstü hal vermiyoruz. Yetkiniz yok mu? Şans yok? Her türlü güce ve imkana sahiptir. Bütün güçlerini ve imkanlarını istediği zaman kullanır. Her türlü yetkiyi imzalayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderebilir.

İlk 72 saatin çok önemli olduğunu herkes biliyor. 58. saatteyiz, ‘hızla asker gönderiyoruz’ diye mi yayın yapıyorsunuz? ‘O sabah yeterince hareket edemedik, o gün yeterince hareket edemedik’ bahane makamı siz misiniz? 20 yıldır iktidarsınız, 20 yıldır deprem için para topluyorsunuz, vergi topluyorsunuz. Milli Savunma Bakanı’na ‘Askerliği için para ödediğiniz çocuklarımıza deprem konusunda eğitim verin’ dedi. ‘Büyük bir musibet olunca seferber edin’ dedim. Yaptın mı? Hayır. Vatandaş bu soruları sorduğunda, milletimiz oradan haykırdığında ve bunu dürüst basın mensupları yayınladığında ‘milletin moralini bozmayın’ diyorlar. Milletin morali çoktan bozuldu ve Cumhurbaşkanı bunu görmüyor ve tartışıyor.

“ÜLKEMİZİN ACILARI BÜYÜK AMA İMKANI DA BÜYÜK”

Halk enkaz altında, halk can sıkıntısı içinde. İnsanlar içecek çorba bulamıyor. Zamanında ekmek yetiştiremezsin. Barınma gereksinimlerini karşılayamadınız. Mehmetçik’i yanlarına koymadın. İnsanlar zaten depresyonda. Evlerinde televizyonlarının karşısına geçen halkımız ağlıyor. Sakarya gibi deprem yaşayan şehirler, yaşanan acıyı bilen insanlarımız hem geçmişte ölenlere hem de enkaz altında kalanlara ağlıyor. Beyefendi depresif ve tehditkar. Bunu bize anlatmak yerine ‘Milli İttifakı sahada’ diyen AKP sözcüsüne söyleyin. Bunu bize anlatmak yerine ruhumuz enkaz altında donarken ‘her şey yolunda’ diyen o utanmaz Maliye Bakanı’na anlatın. ’48 saat sonra kademeli olarak düzene girdik’ diyen diğer bakanlarınıza söyleyin.

Ülkemizde çok büyük bir acı var ama büyük bir beceriksizlik var. Maalesef terörde olduğu gibi afetlerde de bedelini milletimiz ödüyor. Ne yazık ki halkımız bunun bedelini canıyla ödüyor. Bu tablo karşısında yapılması gerekenleri dikte ediyor ve bizden susmamızı istiyor. ‘Basın yazmasın konuşmasın’ diyor, ‘televizyonlar yayın yapmasın’ diyor. ‘Sen de’ diyor.

“YALNIZCA GÜCÜNÜ VE GELECEĞİNİ SANANLARIN MİLLETE VERDİKLERİNİ HEPİMİZ BİLİYORUZ”

Günlerdir uyumayan, iğneyle kuyu kazan kurtarma ekipleri ve gönüllüler burada büyük bir gayretle çalışıyor. Bölge elektrik, doğalgaz ve tüm hayati tesislerden mahrumdur. Depremzedeler şimdiden büyük bir moral bozukluğu yaşıyor. “Devletimiz nerede?” haykırırlar. Ülkede moral kalmadı. Burada kimlerin moral depolamaya çalıştığı, kimin tilkileri olduğu bu hızla dile getiriliyor. Herkes biliyor, refah peşinde koşanların acılarımıza sessiz kaldığımızı hepimiz biliyoruz. Sadece kendi gücünü ve geleceğini düşünenlerin milletten vazgeçtiklerini hepimiz biliyoruz.

Bugün gerçeğe ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Ama böyle düşünen birine hitap ederek değil. Milletimizle birlikte birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Erdoğan’ın moralini düşünecek durumda değiliz. 5 kişilik çeteler onun moralini düzeltsin. Ahmaklar onun moralini düzeltsin. Milletin değil, sarayın nazırları gerekli pohpohlamayı yaparak moralini düzeltsin.

“TANITIM MEDYASININ GERÇEKTEN HABERİ VERİRKEN TARAFLI VERDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”

Nitekim medya yanlısı medyanın haber yaparken taraflı haberler verdiğini görüyoruz. Ama şunu da biliyoruz; İki yüzlü medya da var. Böyle bir felaket gününde çıkar peşinde koşan iki yüzlü medya çalışanları var. Bunları biliyoruz, milletimizle paylaşacağız ve asla unutmayacağız. Böyle bir zamanda milletin sesi üzerinden pazarlık yapan kirli zihniyeti milletimizle paylaşacağız.

Genel başkanımız, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve parti meclis üyelerimiz bölgede milletimizle aynı kaderi paylaşmaya devam etmektedir. Genel merkezimizde bulunan kriz masası 24 saat açıktır. ‘Ses buradan geliyor’ diye kriz masasına ulaşan 1.228 kişi var. Ses var ama kimse yok. ‘Burada kimse yok, bize yardım edin’ diyen 1.228 kişi başvurdu. Hemen ilgili makamlara haber verdik ve hemen arkadaşlarımızı aradık. ‘Enkaz altında duruyor’ diyen 3 bin 75 kişi telefonla bize başvurdu. ‘Yardım edin’ diyen 1,56 kişi oldu. Hepsine yardımcı olmaya çalışıyoruz. ‘248 kişi kayıp, nerede olduklarını bilmiyoruz’ dediler.

“BELEDİYELERİMİZ HER TÜRLÜ TEHDİT, ZORBALIK VE ENGELLEMEYE KARŞI HİZMET VERMEYE ÇALIŞIYOR”

Belediyelerimiz her türlü tehdit, zorbalık ve engellemeye karşı hizmet vermeye çalışıyor. Pandemi sürecinde ekmek dağıtmamızı engellediler. Pandemi, milletimizin yaptığı bağışları milletimize ulaştırmamıza da engel oldu. Şimdi AFAD afet anında gelen yardımları engelliyor, ‘dağıtacağım’ diyor. Dağıtırsınız ama dağıtamazsınız. Yeterince organize değilsin, yeterince organize değilsin. Deprem bölgelerinde görev yapmanızı sağlayacak yeterli önlemler alınmamış ve yardım getirenleri birileri tehdit ediyor. Tüm tehditlere karşı belediye başkanlarımız ekmek, su, çorba dağıtmaya devam edecek. Enkazın içinde olacağız, enkazın içinde olacağız. Dışarıda olanların barınabilmesi için bunları en kısa zamanda geliştireceğiz. Bunu Tayyip Erdoğan’ın engellemelerine, tehditlerine, savcılarına karşı mücadele ederek yapacağız. Biz sonuna kadar milletimizin yanında olacağız.

Tüm itfaiye araçlarımızı, 1.118 aracımızı oraya yönlendirdik. Tam donanımlı kurtarma araçlarımızı gönderdik. İş makinelerimizi ve ağır nakliye araçlarımızı oraya gönderdik. İtfaiye ve ambulans araçları ile insani yardım malzemesi taşıyan tüm araçları oraya yönlendirdik. Gıda, kışlık kıyafet ve hijyen ürünlerini kamyonlarla gönderiyoruz. Bu soğukta vatandaşına çorba götüremeyen bu hükümete karşı 19 portatif mutfak ile tüm belediyelerimizin, milletimizin ve milletimizin verdiği tüm desteği milletimize iletiyoruz. Oraya 20 tır içme suyu ve 212 bin battaniye gönderdik. Bakanları 21. yüzyılda ‘battaniye üretiyoruz’ diye övünsünler. Orada jeneratörlerimiz var.

“BİZE ‘DAHA FAZLA YETKİ, DAHA FAZLA GÜÇ’ GELMEYİN”

Milletin temsilcileri olarak hem sahada, hem milletimizle beraberiz, hem de TBMM’deyiz. Afet mağdurları hakkında bir karar vermek istiyor musunuz? Biz buradayız, gel. Saatler içinde çıkaralım. Limanlarla ilgili kararları alırken toplanıyorsunuz, bizi buraya getirilip 5’li çeteye ihale vermeye zorluyorsunuz, yoksa milletimiz için Meclis’deyiz. Bakın bugün buradayız, yarın buradayız. Milletvekillerimiz sahada, yetkililer burada, ne kaldırmak istiyorsanız onu kaldıralım. Ama bize ‘daha fazla yetki, daha fazla güç’ diye gelmeyin. ‘Ben orada kimseyi konuşturmam, savcıları harekete geçiririm’ diye bize gelmeyin. Biz buna sonuna kadar karşı çıkacağız.

“GEREKENİ YAPARIZ, GEREKENİ YAPACAĞIZ”

Afet Kanunu ile ilgili kanunlar çok açık. Afet Kanunu çıkarıldığı andan itibaren mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin tüm yetkiler devletin elinde olacaktır. Devlet bu yetkileri süratle, bir an önce, ölçülü ve örgütlü bir şekilde milletimize teslim etmeli ve gereğini yapmalıdır. Fırınlarda, özel hastanelerde ve milletimizin ihtiyacını karşılayacak diğer tüm alanlarda el atmaları halinde yetkilerini kullanma hakları ve kanunları vardır. Haklarını ve kanunlarını sonuna kadar kullansınlar, kimseyi mağdur etmesinler.

Vatandaşlarımızı bu kış kıyamette ölümün soğuğu ve kışın buzu ile enkaz altında bırakmayalım. Ordumuzun geciken tüm birikimlerini bir an önce seferber etsinler. Ordumuzun yeterli mutfağı olduğunu unutmayın, helikopterlerimizin olduğunu unutmayın, dağın tepesinden atlayan komandolarımız olduğunu unutmayın, enkazın üzerinden de atlayabilirler. Hatırlayın bizim Mehmetçik 48 saattir ölen kızın elinden tutan adamı enkazın altından çekip babasıyla buluşturabilir, mezarına koyabilirdi. Onları asla unutmayacağız. Şimdi anlatıyoruz ama artık sadece anlatmak değil, çalışma zamanı, ne gerekiyorsa yapıyoruz, ne gerekiyorsa yapacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu